Bir kafede kız arkadaşlarımla toplanmış, sohbet
ediyorduk. “ilk görüşte aşk” var mı? diye tartışmaya başladık. Birçok arkadaşım
konu ile ilgili deneyimlerini anlatırken kimi arkadaşlar ise bu konudaki
şüphelerini dile getirdi. Ancak ortak bir konuda aynı fikre vardık; spor salonu
gibi kalabalık bir ortamda ilk defa karşılaşmış kişilerin bir şekilde
birbirlerini algılamalarını ve ilgilenmelerini sağlayan büyülü bir mekanizmanın
varlığıydı bu. Ya da tam tersi, hepimiz sıkça duyarız,“zaten ilk gördüğüm andan
itibaren sevmemiştim onu” cümlesini. Peki nedir bu büyülü mekanizma? Hakkaten
büyülü mü yoksa bilimsel bir açıklaması var mı?
Tüm canlıların salgıladıktan sonra aynı türden canlılarda
davranış değişikliğine yol açan aralarında haberleşmeyi sağlayan koku benzeri
ama kokusuz kimyevi maddelere feromon denilmekte.
Feromonlar, karşılaştığımız kişilere karşı yakınlık
duymamızı ya da itici bulmamızı sağlayan, o kişiler hakkında ilk andan itibaren
duygu ve düşüncelerimize yön veren, içgüdüsel olarak karar vermemizi sağlayan
bileşiklerdir.
Feromonlar, günün 24 saati biz farkında olmadan
vücudunuzdan havaya yayılan, hedefleri mesaj ulaştırmak istediğimiz diğer
insanlar olan, kimyasal sinyallerdir. Ulaştığı kişilerin koku alma duyuları
tarafından algılanırlar.
Koku alma duyusu hayvanlar alemin de beslenme, eş bulma,
yön belirleme ve iletişim gibi bir çok temel içgüdüsel davranışa yön vermekte
olduğunu görüyoruz.
İnsanoğlunda da durum çok farklı değil. Koku duyusu,
insanoğlunun günlük duygularının %75’ini etkilediği söylenir ve hafızada,
yaratıcılıkta önemli bir rol oynar. Bu duyu organımız 24 saat, yani biz uyurken
bile çalışan, hiç dinlenmeyen, kapatılamayan tek duyu organımızdır. Burnumuzda
bulunan koku reseptörleri, teneffüs ettiğimiz hava ile burnumuza ulaşan
kokuları koku alma mekanizması ile hipofiz bezi ve hipotalamusa iletir. Hipotalamus,
iştah, sinir sistemi, stres seviyesi ve konsantrasyonu etkileyen hormonların
salgılanmasını kontrol eden beynin en önemli bölümlerinden birisidir.
İnsanoğlunun gelişimine baktığınızda hipotalamusun ilkel insanda bilinç
gelişmeden önce de var olduğunu görüyoruz. Bu yüzden hipotalamusa ilkel beyin
de denilmektedir.
Burnumuz
dışındaki duyu organlarımızı algılar ve bilinçli bir şekilde kontrol
edebiliriz. Bir nesneye dokunmak istediğimizde bunu kontrol eder, dokunduğumuz
nesnenin sıcak mı soğuk mu olduğunu yumuşak mı sert mi olduğunu algılayabiliriz.
Ancak feromonları algıladığımızı fark edemeyiz. Bundan dolayı da her zaman
duygu ve düşüncelerimiz kontrol etmemiz mümkün olmaz, çünkü bunlara yön veren
feromonler bizim bilinçaltımızı etkilemektedir. İnsan ilişkilerinin
feromonların etkileri ile açıklanabileceği düşünülmekte. Kendimiz için iyi ve
kötüyü ayırt ederken, hoşlandığımız ya da sevmediğimiz şeylere karar verirken
iç sesimize hayat veren kaynak gene feromonlardır.
Aşkın yaratıcısının da feromonlar olduğunu söylemek pekte
yanlış olmaz? İki kişi arasındaki işte o ilk görüşte aşk dediğimiz gizemli
kimyasal büyüye feromonlar yön veriyor olabilir. Feromonlar deri yoluyla
yayılmakta olup en çok çıktıkları bölgeler kasık, koltukaltları, meme başı
çevresi ve ilginç olarak, burun delikleri arasındaki deri ve üst dudaklar
olduğu literatürde geçmektedir. Bu durum, insanların neden birbirlerini
öpmekten zevk aldıklarını açıklayabilir.
Aşık olmak büyülü ve bir o kadar da gizemli bir kimyasal
reaksiyondur. İnsanoğlu aşık olduğunda kendini yaşama sevinci ile dolu,
olmadığı kadar güzel/yakışıklı ve çekici hisseder. İnsanoğlunun feromonları
aşka olan isteklerini belirten ve çevresine bu bilgiyi ilgili taraflara
taşımaları için bıraktıkları bir iletişim yöntemidir aslında. Yani ben aşka
hazırım mesajı vermenin bilinçsiz bir yoludur. Buradan anlaşılacağı gibi bazı
kişilerin birbirlerini koklayarak bulduklarını söylemelerinde bir gerçek payı
vardır J.
Kısacası, feromonlar, "hazırım, istiyorum, haydi aşk
yapalım"dan, "yaşama alanımı savunurum"a kadar birçok davranışı
tetiklemektedir.
Aşk ve şehvette
feromonların oynadıkları rolü biliyoruz. Ancak şunu da biliyoruz ki birini
sevmemizde fermonlar tek belirleyici değildir. Birini çekici bulmaya
başladığınız zaman, onu eş olarak seçmede birçok kritere başvururuz. Bunlardan
birisi kişinin fiziksel görüntüsüdür. Sırf sesi ahenkli ya da kirpikleri uzun
olduğu için kanımızı kaynatan insanlar vardır. İnsan ilişkilerinde feromonların
etkisi ancak ilk izlenimde söylenebilir ve ilişkinin devamı için başka şeyler
gerekir. İnsan feromonu konusu bilim dünyası için çok yeni bir konu olmakla birlikte, insanlar yüzyıllardır kendileri ile diğer kişiler arasında, beş duyu yolu ile kolayca ve tam olarak açıklanamayan bir şeylerin olduğunu hissetmektedir. Bu gizem, hala devam etmekte ve insanoğlu bu gizemi çözmek için araştırma yapmaktan asla vazgeçmeyecek gibi görünüyor.
Yeşim Özdemir
Aştı
Yararlanılan
kaynaklar;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder