Hakkımda

Fotoğrafım
Kimine göre evin küçük kızı, kimine göre evin hanımı, kimine göre iş yerindeki sert kalite ve HSE yöneticisi, kiminin çılgın Zumba hocası, kimine göre çok uzun bir cadıyım, kiminin dert ortağı, sırdaşı, birine göre anneyim, birilerinin biricik teyzesi, kimilerinin kıskandığı kadınım, birilerinin huysuz geliniyim, birinin ise hayatının kadını, kimine göre ise sadece bir isim, sen söyle kimim ben?

Blog Arşivi

16 Eylül 2013 Pazartesi

Tozu Dumana Katmak Ya Da Tozu Dumanı Yutmak


Tozu Dumana Katmak ya da Tozu Dumanı Yutmak
Bana dünyada en keyif aldığınız şey nedir diye sorsanız, ilk üçte sayacağım şeylerden bir tanesi, başarılı olduktan sonra duyduğum keyif diye söyleyebilirim. Yıllardır bir çok kalite belgesi kapsamında geçirdiğim başarılı denetimlerden sonra kendimle başbaşa kaldığımda yüzümde kendiliğinden beliren o gülümsemenin bedeli bana göre paha biçilemez. Peki, başarı tesadüfen başımıza gelen bir olay mıdır yoksa olmak öğrenilebilir mi? Bazı kişiler hedeflerine ulaşmak için gerekli her türlü motivasyona sahipken, bazıları neden kaybeden olmayı ve sıradan olmayı seçer, yoksa bu kader midir?
Doğu ve Batı toplumlarına baktığımız zaman, batı toplumlarının başarıya odaklı ve daha planlı olduklarını, bunun sonucu olarak da daha başarılı olduklarını görüyoruz. Doğu toplumlarında ise inançlar gereği zaten doğduğunuzda kaderinizin çizildiğine inandıklarından dolayı bunu değiştirmek için çok fazla çaba sarf etmedikleri dikkatimizi çekiyor. Ama asıl işin ilginç yani, daha başarılı olan batı toplumlarının başarıya aşırı odaklanmalarının sonucu olarak daha fazla stres yükü taşıdıkları ve başarısız oldukları durumda ise kendilerini suçlayarak mutsuz oldukları görülürken, doğu toplumlarında başarının da başarısızlığında kaderleri olduğu inancı yüksek olduğu için bunun bir stres kaynağı olmadığı, bireysel mutluluklarını ise nerede hiç etkilemediği görülmekte. Bu da başka bir ironi olsa gerek.
Başarının , başarılı insanlardan öğrenilebileceğini bir çok yerde okuyoruz. Onların hayatlarına baktığınız zaman, onların da bir zamanlar sıradan insanlar olduklarını görüyorsunuz. Peki bu farkı nasıl yaratabilmişler? Bunu onlara sorarsanız,  eğer gerçekten bir şeyi istiyorsanız onu başarmak için muhakkak bir yol bulacağınızı söyleyeceklerdir. Başarmak istediğiniz bir şeye ulaşmayı denediğinizde kaybedebilirsiniz ancak eğer hiç denemezseniz zaten baştan kaybetmişsinizdir. Bir şeyi başarmak için sonsuz kere denemeyi göze alırsanız hayatta başaramayacağınız çok az şey vardır. Demek ki başarmak için vazgeçmemek önemli bir parametre. İlk denemenizde başaramadığınız bir hedefiniz için vazgeçmek yerine sizdeki, çevrenizdeki ve hedefinizdeki değişen şartları, izlemeye devam etmek ve doğru zamanda tekrar denemek gerektiğini unutmamalıyız. Buradan da anlaşılacağı gibi, kaybeden olarak doğulmaz, kaybeden olunur. Tozu dumana katan olmayı mı isterseniz, yoksa tozu dumanı yutan olmak mı? Seçim sizin. 

Kaynak: Herşey Seninle Başlar- Mümin Sekman


1 yorum:

  1. M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış filozof ve matematikçi Pythagoras’ın, müritlerinden her gece uyumadan önce üç soruyu yanıtlamalarını istediği söylenir:
    1. Kendimi nerede hayal kırıklığına uğrattım?
    2. Ne yaptım?
    3. Hangi görevimi yerine getirmedim?
    Yeşim gördüğün gibi, tozu dumana katanlar da yüzyıllardır gece uykularından feragat ediyorlar...

    YanıtlaSil